HAYAT BOYU İLETİŞİM YAZI DİZİSİ – 4

Çocuk İnsan Mıdır?

Bu nasıl bir soru böyle! Elbette insandır, karşılığı gelmiştir sanıyorum hemen.

Peki daha ileri gidelim, siz çocukken insan mıydınız? Yani insan yerine kondunuz mu?

Anne babaların ve de öğretmenlerin (özellikle bu iki grup) kesinlikle iyi niyetle yaptıkları ama ruhsal dünyamızı çok yaralayıcı şeyler üzerine bugünkü yazımız.

Ailede, çarşıda, pazarda, misafirlikte, okulda vs. dünyayı çocuğun gözünden görebilen yetişkinlerle çevrili bir ortamda büyüyen şanslı azınlık içinde olanlardan mıydınız? Yoksa maalesef ülkemizin neredeyse tamamını kapsayan, duygunun değerinin olmadığı kültür ortamında mı var olma çabası verdiniz?

Okulda öğretmenin, “sus, otur, cevap verme, geç yerine, yine yapmamışsın ödevini, tembel, beceriksiz…” ailede anne-babanın “sus, çok konuşuyorsun, bu tabak bitecek, ayıp, sokaktan eve girmiyorsun, laf yetiştirme…” sokakta akranların “çelimsiz, şişko, dört göz, üflesem uçacak, yalaka…” bu ve benzeri hitaplar ile dolu bir ortam muhakkak hepinize en az bir kere denk gelmiştir. Burada çocuğun adı yok. Neden konuşmak istedi, ne anlatmak istedi, onun için önemli olan şey neydi, neden çok yedi, neden az yedi, neden arkadaşlarıyla vakit geçirmeye doyamıyor, neden kıyafetlerini çıkarıp koşturuyor, neden böcekleri eve topluyor, neden hayvanlarla toprakta yuvarlanıyor, neden bilgisayar başından asla kalkmıyor… bunları ‘anlamaya değer’ bulan bir yetişkin olmayınca etrafta, sorunlar sindirme, tehdit ve yok sayarak çözülmeye çalışılır. 

Korku Kültürü

Korku kültürünün hakim olduğu toplumlarda, saygı, gücü elinde bulunduranlara gösterilir. Daha çok parası olan, daha otoriter, daha çok sesi çıkan, fiziksel olarak daha güçlü kimse onların istek ve arzuları yerine getirilir. Onlara ağam, paşam denilerek el pençe divan durulur. Onlara hürmet edilir. Sözlerine değer verilir. Burada bir önyargı oluşmasın. Eğitim seviyesi ve sosyoekonomik seviyesi ne olursa olsun durum aynıdır; “Saygı” gösterilen şey “güç”tür. Para, pul, sosyal statü, unvanlar, marka giyinmek, marka eşyalar kullanmak, hatta daha kaslı olmak bile güçlü olmayı gösteren unsurlardır. İş yerinde patron amire, amir de işçiye statüsünü kullanarak baskı oluşturur; işçi eşine veya çocuğuna ve dahası çocuk da akranlarına, onlara gücü yetmiyorsa hayvanlara, oyuncaklarına vs. Üniversitede profesörler asistanlara, öğrencilere; okulda müdür öğretmenlere, hatta mahallede evli hanımlar bekar kızlara, çocuklu olanlar çocuğu olmayanlara, genç kuvvetli olanlar zayıf ve güçsüz olanlara; özellikle çocuklar, yaşlılar ve kadınlara sürekli bir güç gösterisi üzerinden davranışlar kontrol edilme çabasındadır. Ne dedik, korku kültürünün hakim olması. Korkutarak ve gücü elinde bulundurarak diğerlerinin davranışlarını sınırlamak üzerine kurulu bu sistem. Gücü yeten yetene.

Neden korkutarak davranışlar kontrol altında tutuluyor çünkü kendini ‘değersiz ve yetersiz’ gören insanlar ilkel “korku” mekanizmasını kullanarak kendilerini korumaya çalışırlar. Korkutursan, korktuğun şeyden korunursun yanlış algısı içerisinde. Kendi değerinin bilincinde olan kimselerin ise böyle ucuz numaralara ihtiyacı yoktur, onlar yaratılanı severler Yaradan’dan ötürü. Şimdi değerlendirin, içinde yaşadığımız toplum korku kültürünün hakim olduğu bir kültür müdür?

Allah’a inanan bir toplum olarak iliklerimize kadar işlemiş güç figürlerimiz ne kadar zavallı… Para, pul, makam, statü, bilgi, kaslar, elalem ne der vs. Belki de gizli şirk burada!

Konumuza dönecek olursak, çocuğun böyle bir korku kültür ortamı içerisinde insan sayılması muhtemel mi sizce? Çocuğun ne gücü var ki…

Size bir sır vereyim mi? Aslında biz psikologların çocuklarla çalışırken çoğunlukla yaptığımız tek şey var, “onları anlamak”; çocuk neyi neden yapar’ı anlayınca ve aile yapısına en uygun çözümü geliştirmelerine yardımcı olunca, sorunlar kısa sürede çözülüyor. Yapılan iş çok basit. Ya yapmaya cesaret edilemiyor yetişkinler tarafından ya da nasıl yapılacağı bilinmediği için uzmanların kapıları aşındırılıyor.

Anlamaya değer bulmak ne demek, çocuğun gözünden dünyayı görmek ne demek, sorunların çözümü böyle basitse söyle hoca hanım da benim çocuğumun meselesini ben çözeyim, doktor, psikolog değil, diyor olabilirsiniz. Ve bence çok da haklısınız. Çünkü bir çocuğun duygu dünyasının içine bağ kurabileceği insanlar dikkatle seçilerek alınmalı, uzman dahi olsa.

Çözüm için önce içinde bulunduğumuz toplumun değer yapılarını anlamalı, tabii içinden sıyrılabildiğiniz ölçüde çünkü siz de korku kültürüyle yetiştiniz. Ardından çocuğun sizi iyileştirmesine, sizin de ona rehberlik etmenize izin vermelisiniz.

Duygu ve hislerin değer kabul edilmediği, güçlü olmak için duygusuz ve gaddar olmanın gerektiği aşılanırken bir taraftan, aman sizin çocuğunuz yanağına kelebek konduğunda ne hissetti, hayatında ilk defa kardan adam yapmanın coşkusunu size nasıl gösterdi, anne bak anne bak ne kadar kocaman diye evin ortasına böcek getirdiğinde onun heyecanına nasıl ortak oldunuz, baba gördün mü dev gibi gemiler var diye hayatı anlamaya çalışırken onun için en önemli olaylara sizi şahit tutmasına kayıtsız kalmama çabanız, eminim çok zorlayıcı. Ama takdire şayan. Onun var olma serüvenine şahitsiniz ve güce değil var olmaya saygı duyuyorsunuz.

Oyun Çok Ciddi Bir İştir

Genel bilginizin aksine çocuk için oyun çok ciddi bir iştir. Hatta çocuklar oyun oynamazlar. Biz yetişkinlerin adına oyun dediği yöntemlerle hayatı anlama, anlamlandırmaya çalışırlar, tüm bunları yaparken yeniden yeniden yeniden denerler, doğuştan getirdikleri yetenekleri ile sizden çevreden aldıkları doğrultusunda, vicdanlarını geliştirerek var olmaya çalışırlar.

Yalnızlık Öldürüyor

Duyguları, hisleri önemsenmeyen biri yapayalnızdır. Hele ki bir çocuksa bu eyvah… Bu yalnızlığı nasıl aşacağını da bilemez. İnsanoğlu sadece fiziksel bedenden oluşmaz, korku kültürünüz için anlamsız olsa da duygular çok mühim. Ve yalnızlık insanı ölüme sürükler. Bilgisayar başında, online dünyada yalnızlığa itilmiş çocuklarımızı acaba ölüme mi terk ediyoruz? Bir sonraki yazımızda anne babalardan en çok gelen şikayet, teknoloji bağımlılığı, üzerine konuşacağız. Selametle…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s